Cuma, Eylül 28, 2007

möö möö


Birkaç gündür resmen möö'lüyordum.Şuna biz 3 hafta diyelim.3.haftanın sonu yani bugün sınav olduk.Hiç korktuğum gibi geçmedi.Çok korkutmuşlardı oysa ki. 5.sınıfın en zor stajları nöroloji ve kbb diyorlardı.Umarım geçerim.Bu hafta hocalardan biri bana "Müge sen neler yaparsın boş zamanında "dedi.Bir düşündüm .Sinemaya gittim.Ama ne zaman tabi ki yazın son günlerinde.Kitap okudum ama o da yaz tatilindeydi.Böyle düşündüm ve hiç ses çıkaramadım.Oysa ki şimdi çok ama çok rahatım.Bir sonraki stajıma pazartesi itibariyle gözle başlıyorum programdan baktıgım kadarıyla çok rahat görünüyor.Yahu evde kös kös oturması değil de nete girememek feci halde canımı sıkmıştı.Artık buralardayım merak etmeyin..Öptüm sizi cankuşlar;)

Cumartesi, Eylül 15, 2007

kbb günleri

Hafta başından beri kbb polikiliniğinde 15 kişi 2 muayene odasında bölünüp hasta bakıyoruz.İlk başta çok komik gelse de şimdi alıştık kafamızdaki adını bilmediğim cisimle hasta muayene etmeye."Işık kaynağından kafamızdaki aynayla ağız boşluğuna ışık düşürmeye çalışmak" zordu ama şu an başarabiliyorum.Hastalara üzülüyorum.Ama napalım başka nerde öğrenicez bu işte pratik yapmak lazım.Siz neler yapıyorsunuz canlar?2 hafta sonra sınavım var.Ancak şimdi vakit bulabildim yazı yazmaya ve bloglarınızı ziyaret etmeye.Kusura bakmayın olur mu?Herkese hayırlı ramazanlar...

Pazartesi, Eylül 10, 2007

bilgi..

Çok ama çok yorgunum..Hastane koşuşturmacamız başladı bakalım ders de çalışmam lazım..Ama dayanamıom özlüyorum sizleri işte canlar..Kendinize iyi bakın..Daha önce yılancı hacı macit yazıma bir yorum gelmiş.Erkan bey yegeni oldugunu soyledi ve konuyla alakalı biraz bilgi vermek istiyormuş..İşte bana yazdığı yorum..

ben erkan yılancı hacının yegeni internette doldşırken gördüm bu sayfayı yılancı hacı macit hakkında yapılan yorumları insanları bu konu hakkaında bilgilendirmek istedim yılancı hacı macit hatayın dörtyol ilçesinin çaylı mahallesinde ikamet etmektedir ve halen burada hayatını devam ettirmektedir bu olay ailede ocak nolarak adlandırılmaktadır yani aile efradı içerisinde olan bi olaydır şuan yılancı hacı macit ve iki kardeşi tarafından bu olay gerçekleştirilmektedir bu kişilerdende çocuklarına geçecektir yılan akrep ve zehirli haşerelere karşı tuz okunmakta ve bu tuzdan yalayan insanlar 1 sene boyunca bu sokucu haşerelere karşı korunmaktadırlar ve bir insanı yılan veya akrep sokucu haşere soktugunda kuranı kerimden ayetler okuyarak zehrin sokan yere getirilmesini saglamaktadırlar ve binlerce insana şifa olmaktadırlar bu olay allah tarafından insana zararlı olan sokucu haşerelere karşı yine insanlara karşı korunmak amacıyla aileye verilmiş bi güçtür bu olayın hipnozla doga üstü güçlerle veya insanların adlandırdıgı şekilde büyü gibi şeyle alakası yoktur

2.yorumu

dayım yani yılancı hacı macit kardeşler içinde ailenin en büyük ferdidir ailenin enbüyük ferdi olmasından dolayı bu işi o yürütmektedir annemden edindigim bilgilere göre dedem mecit macit daha önceden insanları bu olaya karşı korurmuş buişi yürütmüş dedem vefat ettiginde çocukları küçükmüş dedem vefat ettikten sonra bu olay ocak oldugu için çocuklarına geçmiş ve kardeşlerin en büyüğü olan hacı macit tarafından devam ettirilmektedir sadece insanları afsunlayarak veya sokucu haşerelerin soktugu yerleri iyileştirmek gibi özelliklerin yanında yılan ve akrepler istenildigi gibi yönlendirilmekte hareket eden yılan veya akrep okundugunda durdurulmakta izin verilmedigi sürece oldugu yerden gidememektedir ayrıca bu tür haşerelerin insanların ikamet ettigi veya bulundugu yerlere girmelerine engel olmak amacıyla tuz veya toprak okunmakta ve bulunulan yerin çevresine dış kısmına okunan toprak veya tuz dagıtıldıgında kesinlikle hiç bir sokucu hayvan içeri girememektedir okunan tuzdan yalayan kişi kolaylıkla akrep veya yılanı eline alabilmektedir yaz aylarında binlerce akrep veya yılan sokugu gelmekte ve şifa bulmaktadır insanlara bu görmedikleri için tuhaf gelebilir ama bu olay yıllarca böyle gelmiş ve bu olaya onbinlercekişi şahit olmuştur ve ünü türkiye çapına yayılmıştır 1974 kıbrıs barış harekatında yılan ve akrep sokmalarına karşı askerlerimizi mehmetçigimizi sokmalara karşı afsunlamıştır sizinde dediginiz gibi 3 defa ugur dündarın arena programına konuk olmuştur ve halen insanlara şifa dagıtmaya devam etmektedir

Pazar, Eylül 09, 2007

pratik bir öneri







Pek bir sevdiğim vintage ile konuşmuştuk eskiden bu pratik çözümü.Bugün hayata koydum bu öneriyi.Gerçekten de çok güzel oldu.Biraz takı koydum üzerine.Artık her gün iç içe geçmiş takılar arasında istediğimi aramak zorunda kalmiicam.Kaçan kadın çorabının üst kısmını kestik annemle.Gel gör ki fazla kaçan çorap da yokmuş.Kıyamadım da yeni çorapları kesmeye öylece kaldı.Bir çorabımın yakın zamanda kaçmasını bekliyorum ki bu görüntü daha da güzelleşsin.

amasya müzesi



Osmanlı döneminden kalma Kuran'ı kerimler vardı birkaç adet..





Şu işlemelere ve kemere hayran kaldım yalnız kemer çok ince belliler içindi.Gümüş kemer yaraşır ince belee..






Müzedeki takılar bunlarla sınırlı deildi tabi.Kimi yüzükler vardı o kadar minikti ki..Bir de üzerinde asıl şeklini gösteren kağıtlar vardı..Aynı bu kolye ve küpe gibi.Son derece gizemli görünüyorlardı..












Cevizden işlemeli tabut...




Cumartesi, Eylül 08, 2007

sobe;))







Walla Bridget'çiim adaşım beni sobelemiş.Ben onu çook önceden mimlemiştim ama o da unutmuş ben de;) Neyse ki hatrlattım sonradan..

Ben aslında koku aşığı bir insanım.Seçiciyimdir ama fazla fazla parfüm alır ve çok sık değiştiririm.Orjinal parfüm kullanmıştım ama Alman'yadan akrabalarım getirmişti onun dışında onlar bittiğinde dudak uçuklatan fiyatları karşısında "yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı" diyerek türk malı parfümlere,doldurma parfümlere yelken açtım.Ama her doldurma da iyi değil tabi.İzmirdeyken ixirden alırdım burda ise d&p güzel diğer şehirlerde de şubesi varmış..


En favori parfümüm hypnotic poison(christian dior)..


Çikolata kokusuna hasta oluyorum.Hatta lisedeyken bir çikolata alıp kokladığım sırada arkadaşlardan biri beni gördü ve sen deli misin diye gülmüştü:(


Vanilya,hindistan cevizi kokusuna hasta oluyorum.Mikserde kek yapa yapa sanırım kek çırparken mikserden mis gibi bi koku geliyor.güneş sütü,yağı kokularına bayılırım.


Gercekten de adasımın dediği gibi bebek teni mis gibi süt kokar.


Avon'un far away'i de çok güzeldir ama ne yazıkki bozmuş parfümlerini eskisi gibi fransız malı değil kalıcılığı yok..


Sensation diye bir parfüm vardı o da boyle sekerimsi baharatımsı..


Bir de parfümeride görmüştüm.Rebul marka minik parfümler varmış.Vanilya ve karpuz kokan vardı çok hoşuma gitmişti.Bu arada kavun ve karpuz kokularını da çok severim.


Bebek kokularından soft ve ocean favorimdir.


Erkek parfümlerinden fahrenheit'i çok severim..


yumuşatıcı kokuları da çok güzel oluo gerçekten..çamaşırlar mis mis kokuo..


özetle çikolata,baharat,tatlı,vanilya,meyve kokularına karşı çok duyarlı bir insanım;))


Cuma, Eylül 07, 2007


Bimarhane(darüşşifa) eskiden atlar tımar edilirmiş burda.Şimdiyse konservatuar olarak kullanılıyormuş.İçerde tezhip sanatı sergisi vardı.Altın tozundan mercekler altında ince ince fırçalarla işleniyormuş.Çok emeği olduğu için fiyatları 50,100,200,400,1000 ytl arasında değişiyordu.Almak isterdim ama o kadar param yoktu:(
İçerideki havayı,müzik aleti çalanların sesini size videoyla aktarmak isterdim.çok güzel huzur dolu bir ortamdı..



Perşembe, Eylül 06, 2007

Kral kaya mezarları;taa pontuslar zamanına aitmiş.Ama çıkana kadar bir yorulduk bir yorulduk öldük bittik sormayın.Pazartesi halk günüymüş şansımıza beleşe girdik ve saat 5.30a kadar açık.Boşu boşuna onca taş merdivenlere çıkmayın!







Tepede mezara açılan kapı.Çok gizemli görünmüştü..








Şehzade haremine ait kadınlar hamamı...çok küçükmüş ama;)




Amasya Kalesi




Hazeranlar Konağı


Amasya'da gezdiğimiz yerlerden biri de Hazeranlar Konağı'ydı.Elimdeki broşürde konakla ilgili bazı bilgileri aynen aktarmak istiyorum.
"Varislerinden alınan bilgilere göre konak Ziya Paşa'nın Amasya Mutasarrıfı olduğu (1864-1865) yıllarda Defterdarlık görevi ile bulunduğu ifade edilen Hasan Talat Efendi tarafından yaptırılmıştır.Kendisi bir müddet sonra Arnavutuluğa gönderilince konağı kız kardeşi Hazeran Hanım'a bağışlamıştır.Hazeranlar Konağı ismi uzun yıllar örflü kişiliğiyle konağın sahibi olarak bilinen Hazeran Hanım'dan gelmektedir.

Bodrum üzeri 2 katlı,haremlik selamlık olmak üzere 2 bölümlü olan konağın 2 ayrı girişi vardır.Üst katta oturma,çeyiz,ebeveyn yatak odaları;alt katta ise küçük bir mutfak,kiler ve oturma hizmetçi odaları yer alır.Selamlık baş odası şeref misafirlerinin kabul edildiği,ilmi edebi sohbetlerin yapıldığı en büyük ve özenli mekandır."


Aslında üst kata çıkınca bir de bu kıyafetler ve mekanlar içinde duran ilk cansız mankeni görünce biraz korktum tabi ama ilk anlıktı geçti gitti.yerini büyük bir beğeni aldı.Bir de söylemeden geçemicem Amasya Belediyesi'ni tebrik etmek istiyorum giriş ücreti olan 2 ytl'yi konak ve müzede öğrenci kartınızı göstermeniz karşılığında almıyorlar.İlk defa öğrenci olduğum için ayrıcalıklı hissettim.Teknoloji denilen şey ne de güzelmiş öyle.Şu ayaklarımıza takılan poşetleri geçirene kadar belim kopmuştur hep.Ama konakta bu poşetlerin makinesi vardı ayağını makineye basınca poşet geçiriyordu.Teknolojiden uzak durmayı tercih eden annem vardı tabi ki ayağında terlik olmasından dolayı lastiğin canını acıtmasından korkarak çıplak ayakla gezmeyi tecih ettti:))

selamlık baş odası...




kahve odası...




çeyiz odası...ne güzel işlemeler onlar öyle.mankenlerin dili olsa da konuşsa..



yemek odası...

ne kadar da huzur veriyor...

eski bir soba imiş ama sobaya benzemiyor...


bu yatağı çok begendim..



selamlık odası...




oturma odası...




perdelerin işlemeleri de çok güzeldi..



Çarşamba, Eylül 05, 2007

Amasya..

Amasya'dan bugün döndüm.O kadar çok şey var ki sizlerle paylaşmak istediğim anlatamam.Aslında hepsi azar azar da olsa 1 günde gezip görülebilir ama ben 2 günü de doya doya geçirdiğimi düşünüyorum.Amasya'ya adımı atar atmaz ilk 2 fotoda aktarmaya çalıştığım manzarayla büyülendim.Eski amasya evleri çok güzel görünüyor.Irmak kenarında birçok ev var kimi çok eski kimi ise bakım yaptırılarak restoranlara,otellere dönüştürülmüş.İlk fotodaki yer ise öğretmen evi ve şehir klubü.sanırım evlerin içinde de en göz alıcı olan o.Siyah arabanın gittiği yolun sonunda ise orduevi var.

Şehir dağların içine kurulmuş.Etrafı dev dağlarla çevrili.Bir sonraki yazımda onlardan da detaylıca bahsedicem.Gitmeden önce şu siteye bakmıştım.Gezilecek yerler,yemekleri,ne yapmadan dönülmez.Her şehirle ilgili haber var.Yazdım bir kağıda yoldan geçenlere sormaya başladım.En mantıklısı o herhalde.Bir daha da öyle yapıcam.
Bu fotolarda Yeşilırmak boyunca uzanan eski yalıboyu evleri var.Birçok köprü var.Şehirde yerleşim ırmağa paralel.Ona göre yol alıyorsunuz.Bunların yanısıra Amasya üzerinde 2.bayezid'in emeği tartışılmaz."Şehzadeler şehri" diye boşuna dememişler.Birçok cami tarihi eser niteliğinde ve onun zamanında yapılmış.Gezdiğim diğer yerler;

-kral kaya mezarları

-amasya kalesi

-hazeranlar konağı

-amasya müzesi

-bimarhane

ve bunun dışında birkaç cami ve kapalı çarşı ziyaret ettim.Şimdilik bukadar.Umarım birkaç gün Amasya muhabbeti dinlemekten sıkılmazsınız;)



















Pazar, Eylül 02, 2007

yılancı hacı macit




Annemler soylerdi.İskenderundayken bir amca varmış.Hatta Uğur Dündar'ın programına bile çıkmış.az önce gördüm bikaç yerde adı geçiyor.(Yılancı Hacı Macit).
Okuyup üfleyerek insanları yılan ve akrep zehirine karşı efsunluyormuş.Hatta Uğur Dündar'ın kolunu akrebe sokturup kolununu nasıl şiştiğini göstermiş ve yine okuyarak zehiri tersine çevirmiş.Babamların birlikte ve bizim lojmanlarda da çok yılan ve akrep sokması olayları oluyormuş.Babam ve diğer iş arkadaşları adamla konuşmuşlar ve birlikteki askerler,annem ve ben dahil efsunlanmışız.Artık askerler bu olaydan sonra yılanları tesbih gibi elde çevirir olmuşlar.
Valla ne yalan söyleyeyim her nekadar bilimle içiçe olsam da bazen doğa üstü olayların da şu koskaca dünyada bi anlamı oluduguna inanıyorum.Gözümle görmeden inanmam hiçbirşeye..Ama herseyi de bilimsel bir sonuca vardırmam.


*Yılan ve örümcek beni çok tuhaf eder.O yüzden fotoğrafının bile olmasını istemedim.Bu sevimli oyuncak yılanı buldum;)

Cumartesi, Eylül 01, 2007

amasyaya gidiorumm



4 senedir Samsundayım ve hala Karadeniz'i doğru düzgün gezemedim.Bir
daha da nerde gelicem mantığıyla geçen sene Sinoba gitmiştim(blogumda da postlarımda paylaşmıştım sizlerle.)
Bu yaz da Amasya ve Ordu düşünmüştük ama sanırım Ordu olmayacak.Okulun açılmasına çok az kaldı malum 10 Eylül işte.
Pazartesi için Amasya orduevinden yer ayırttık.Birkaç gün sonra yepyeni haberlerle dönücem otur otur olmuo evde bole.gezmek lazım görmek lazım biraz.