Pazartesi, Temmuz 31, 2006

bir başkadır benim memleketim...

Tamam tamam..Kabul ediyorum ki şu ana kadar güzel Türkiyem'in bana göre en güzeli İzmir ama hep içimde bi heves vardı...işte şu ülkeye gideim bu ülkeye gideyim...Ama Sinop'a gittikten sonra anladım ki gerçekten bir başkaymış benim memleketim..yani yabancı ülkelerde bukadar doğal güzelliklerin bir arada bulunacağını hiç sanmam..Sinop'tan kendi biraz amatörce çektiğim fotolar...baştan söylüyorum...Hiç güzel poz vermemişsin demeyin çünkü annem makinemi kullanırken çok zorluk çekiyor ve ben her seferinde çek artııııık die bağırırkene anneminn
objektifine takılıyorumm...

EN YAKINDAN BAŞLİİMM...BURASI MOBİL PLAJI...sanki cep telefonuyla bi alakası varmış gibi gelmişti ilk duyduumda ama kel alaka..yok ööle bişey... hadi bi de yakından bakalım(konu mankeni babam;görevini başarıyla tamamlamış bir Türk askeridir o emekli kıdemli başçavuş)
Artık gezmek,eğlenmek hakkıdır onun...



burası da hamsilos koy'u, bildiğim kadarıyla türkiye'nin tek fiyordu...suyun sıcak olmasından ötürü her yıl köpekbalıkları yumurtalarını buraya bırakırmış...bu da balıkçıların ağlarına takılan yavrulardan anlaşılmış...


sinop kapalı cezaevi şimdi artık müze olarak kullanılıyor...

Cumartesi, Temmuz 29, 2006

keneye dikkat!

Türkiye Cumhuriyeti'nin Sağlık Bakanı,

"keneden korunmak için pantolon paçalarını çoraba sokun" dedi.
Uygulama fotoğrafı , paçasını hayatı billah çorabına sokmamış entel
dantel takımını çaresiz bırakacağından konu da,Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarını , bilimum erkanı , turisti , Memleket sınırları içinde yaşayan tüm insan ve mahlukatı tehdit eder durumda olduğundan , vatandaşlık görevimiz ve sorumluluğumuzun bilinciyle kılavuzlu etmesi maksadı ile çekilmiştir..

Not. kumaş pantalonları paçaya daldırmadan önce usturuplu şekilde
solaksanız sola, sağlaksanız sağa dönderterek katlayıp tıkıştırınız..
Kot pantalonları daha kalınca çoraplara tıkmanız uygun olacaktır.




sedef çiçekleri...

Mahkeme salonunda,seksen yaşlarındaki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini ve bıkkın bakışlarını süzüyordu. Hâkim tok sesiyle,yaşlı kadına: "Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?" Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra kısılmış sesiyle konuşmaya başladı:"Bu adam 50 yıldır bezdirdi hayattan... "Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu, mahkeme salonunda. Yaşlı kadının gözleri doldu ve devam etti:"Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim. O bilmez. 50 yıl önceydi, o çiçeği bana verdiği çiçekler arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş doğmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu diye. 50 yıl oldu, bu adam bir gece kalkıp bir kere de bu çiçeği ben sulayayım demedi. Ben, böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu, her şeyimi verdim. Ondan hiçbirşey görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle, hakime yöneldi. Tane tane konuştu: Askerliğimi Reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin, görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Eşimi de orada tanıdım. Sedefleri de. Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. İlk evlendiğimiz günlerin birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu doktora götürdüm. Doktor çok uzun süre uyanmadan yatarsa, boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp uyansın, gezinsin dedi.O doktoru pek dinlemedi. Lafım geçmedi. O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu. Ben ona: "Gece çiçek sularsan geçer", dedim. Adak dilettim. Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını,yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece, o çiçek ben oldum sanki." dedi adam.Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef,gece sulanmayı sevmez, hâkim bey.

Cumartesi, Temmuz 22, 2006

örgü kolye...

daha önceden değişik takılar yapmıştım ama ilk defa farklı modeller üretmeye başladım...
mesela bu model'i belçika'ya hediye olarak yollluyorum...ilk örgü kolyem...aslında tekniği kaparsanız ve de ruhunuzda biraz da yaratıcılık varsa hemen üretime geçersiniz..kullandığım aletin değişik adları var;çivili makara,örme makarası duyduklarımdan...aletin fotosunu çekemedim çünkü alet şu anda salonda ve salonu sivrisinekler işgal ettiğinden babam sinek ilacıyla bombardımana tuttuğu için salona girmem mümkün değil:(((



fotosunu netten buldum şimdi...

Salı, Temmuz 18, 2006

linklere devam...:))))

titaniği 30 sn'de ozetleyen çok tatlı bir animasyon yapmışlar....
sahipleri tarafından şekilden şekile sokulan zavallı pisi pisi'ler...
gayet ilginç bir link...güzeli seçip dansettiriosunuz bi de biraz bekletip kovayla ıslatıp gene dansettiriosunuz..tööbe tööbeee...
bu insanlar sadece "lütfen beni yıka" yazmamışlar gordükleri kirli camların üstüne..adeta sanat yapmışlar...
açıları deiştirip suya yön ver...

Pazartesi, Temmuz 17, 2006

ilginç linkler..

dünyanın en uzun şiirine 2 dize de siz ekleyin...
viagra'larını her daim yanında bulundurmak isteyenler için ilginç bir gereç..
fotoğraflarını kaybedenler için hazırlanmış bir site...
yapışık ikizler veye daha fazlaları için tasarlanmış kıyafetler herhalde....
sıcak yaz günlerinde insanın içini serinletecek usb bağlantılı gömlekler...
çok oturmaktan poponuz dümdüz olmasınn die silikonlu minder üretmişler...

Cumartesi, Temmuz 15, 2006

doğuştan ünlü olanlar...

şimdi güzel anneler demek istemiyorum..herkesin annesi çok güzeldir tabi...ama bu anneler hem güzel hem de ünlü..ve doğar doğmaz hatta anne karnındayken peşlerinden koşulan ünlü bebekleri...onlar işte doğuştan şanslı...


angelina jolie-brad pitt ve shiloh nouvel:




sabrina'ya bakın,çocuğu bilem varmışşş..:





claudia schiffer:


kızı Celementine ve oğlu Caspar Matthew:

ve yine oğlu casper'le:


ayrıca burdan britney spear's sana sesleniyorumm..sen ne biçim anasın...seni kınıyorumm..bebelerine iyi bak...bi bebe yapmışın arkasından ikincisine gebe kal..sonna da ilk bebeğinle ilgilenme,mama sandalyesinden düşsün...ben biliom o kadar paran var muhakkak bakıcılar bakıodur ama sen de iyi bakıcı tut madem bakamıon dimi?bence britney spears'ın çocuğu olmak bir ayrıcalık diil,şansssızlık...
tabi okadar ünlü ve çocuğu var ki...diğerlerini de elimden geldiğince paylaşmaya çalışıcam...

Çarşamba, Temmuz 12, 2006

internet cafe çalışanlarını çıldırtan dialoglar...

1- Bilgisayarda çalışan öğrencinin elektrik kesildikten 15 dakika sonraki sorusu;
- Elektrik mi kesik?
2- Boş bilgisayar yok mu?
- Yok
- Hiç mi yok?
3- Wordlü bilgisayar var mı?
- Hayır çilekli ve vanilyalı var sadece.
4-Çıkıntı alabilir miyim? (Printerdan çıktı almak için )
- Çıktı versek
5- Çıktılar hep siyah beyaz mı oluyor?
- Hayır ara sıra yeşil üzerine eflatun ördek desenli de çıkıyor.
6- 14 numaralı bilgisayar çok yavaşş yaaaaa....
-Rahmetli babasıda öyleydi,babasına çekmiş
7- Bilgisayar alabilir miyim?
- Tabi 1 mi olsun, 1,5 mu?
8- Internet geri geldi mi?
-Gitti hala dönmedi,kayıp ilanı verdik,aranıyor
9- İçeriye yiyecekle girme lütfen arkadaşım!..
- hemen çıkıcam... - E herhalde çıkacaksın. Yatıya gelmedin di mi?
10- Hocam sınavdan çıktım çok kötü geçti...
- Olsun mühim olan katılmaktı...
11- Ben sabah geldim. Diğer amca vardı. O amca varken.........
- O amca değil. Erol Hoca...
12- Masa alabilir miyim?
- Alışveriş Sitelerinden bulabilirsin
13- Word un olduğu bir yere oturup yazı yazabilir miyim?
- Word e sor kabul ederse oturursun.
14- Internet hala gidik mi?
- Hayır gelik.
- Hii?!
15- Bilgisayara disket sokabilir miyiz?
- Sebep ?
16- Printer sayfası ne kadar?
- 40 bin
- 25 di artmış di mi?
- Aferin
17- Bir word lü birde internet li bilgisayar alabilir miyim?
- Ortaya karışık yaptıralım istersen
18- Internet kesik mi?
- Kesik
- Hepsinde mi kesik?
- Hayır.. Sırayla gidiyor..1 kesik 1 bağlı....
19- Buradaki amca nereye gitti?
- Ne amcası?
- Bi dayı vardı ya
- O dayı veya amca değil Erol Hoca
- Yav bizim hemşehri oluyor da..
- Gene de Erol Hoca...
20- Bilgisayarda ne yapabilirim?
-Valla bilmiyorum senin yeteneğine kalmış
21- İnternete giricem.. ilk defa geliyorum
- Heyecanlı mısın?
22-Yazıcı çalışıyor mu?
- Hayır bugün izinli..
- Nasıl yani???
23- İnternete girmek istiyorum..
Girebilir miyim?
- Tabii ama bu kıyafetle giremezsin.. Üstünü değiştirmen lazım
24- Monitörün üzerinde takılı duran kağıt tutacağını gören öğrenci;
- Hocam bu dikiz aynası mı?
25- Öğrenci bilgisayar kartı almak için numara soruyor;
- 3 ve 4 arasında en iyisi hangisi?
- Valla 3.5 ve 3.7 en iyileri...
26- Yer var mı?
- Var.. Pencere kenarı mı olsun koridor mu?
- Hii?.
27-Bu mouse un niye topu yok?? ( optik mouse )

Evlilikte 6 hafta-6 ay- 6 yıl :)))))))

Evlilikte 6 hafta-6 ay- 6 yıl :)))))))
Evlilikte zaman geçince bi çok şey değişiooo
SENI SEViYORUM:
6. hafta: Seni seviyorum
6. ay: Tabii ki, seni seviyorum
6. yil:Seni sevmesem çoktan çeker giderdim
EVE GELIŞ :
6. hafta: Askim, ben geldim
6. ay: Selam!
6. yil: Annen ne yemek yapmis?
KAPI ÇALINDI :
6. hafta: Zahmet etme, ben açarim
6. ay: Ben açayim mi kapiyi?
6. yil: Yahu su kapiya baksaniza!
TELEFONDA :
6. hafta: Sevgilim, Ayse telefonda
6. ay: Seni ariyorlar 6. yil: Telefoooon!
ÇOCUKLUGA DAIR:
6. hafta: Zor bir çocukluk geçirmissin
6. ay: Senin anan da cins ha
6. yil: Ulan tam da anana çekmissin
TATIL PLANLARI:
6. hafta: Bu yaz seni Venedik´e götürecegim
6. ay: Tatilde Ankara´ya gitsek ne olur?
6. yil: Niye, evin suyu mu çikti?
HEDIYELER :
6. hafta: Bu yüzügü insallah seversin
6. ay: Resim çerçevesi aldim, her zaman lazim
6. yil: Su parayla kendine bir sey al
SINEMAYA GIDILIYOR:
6. hafta: Hangi filmi görmek istersin?
6. ay: Evita´ya gidelim mi?
6. yil: Evita´yi gör, ben çok begendim
KÜÇÜK SAKARLIKLAR:
6. hafta: Üzülme sevgilim, leke yapmaz
6. ay: Dikkat etsene yahu!
6. yil: Amma da sakarsin be kadin!
FIKIR AYRILIKLARI :
6. hafta: Ben pek bu fikirde degilim
6. ay: Bu konuda yanlis düsünüyorsun
6. yil: Saçma sapan konusma, Allahini ´seversen
YEMEKLER :
6. hafta: Yaptigin yemeklere de bayiliyorum
6. ay: Bu aksam ne yiyoruz?
6. yil: Gene mi makarna!
ELBISELER VE ALISVERIS:
6. hafta: Bu elbise sana çok yakismis
6. ay: Bir elbise daha mi aldin?
6. yil: Kaç para verdin buna?
ÖZÜR DILEMEK :
6. hafta: Özür dileyecek bir sey yapmadin ki
6. ay: Biraz dikkat etsene be kizim
6. yil: Hay senin eline...

Pazartesi, Temmuz 10, 2006

komik videolar...

arada iyi oluyor bu komik video'lar...
erman hocanın basur ile ilgili konuşması...sahada basur muayenesi olur mu hiç demeyin...doktor emre ve yorumlayan erman hoca...buyrun izleyin...
garson bir bayan nescafenize kendi sütünü ilave ederse ne olur,siz görün...
erman hoca bu golcüyü nasıl yorumlardı acaba?sizce?....
o nasıl bir kedidir oyle...rocksever kedi...'ler de varmış..
kolay temizlik yöntemi...

Pazar, Temmuz 09, 2006

zevkinize göre yatak odanızı döşeyin...

herkes ilgilenir mi bilmem ama bayanların ilgisini çekeceği kesin.hemen yaptım bi tane..işte bu benim zevkim...

eger siz de ilgilenmek isterseniz...buraya tıklayın...

kahvaltıda civciv haşlama:(

kahvaltınızda böyle bir görüntü olsaydı ne yapardınız? ben yumurta yiyemicem uzun bir süre...:(
















ünlüler de terler...

ya tamam kabul ediyorum,herkes terler,özellikle hamama giden daha iyi terler ama ünlülerin bu terlemiş hallerini görmek bana biraz acayip geldi,gözümdeki saygınlıkları gitti biraz???

Salı, Temmuz 04, 2006

mutluluğun resmini çizebilir misiniz?

Bu resme her baktığımda ayrı bir hüzün kaplıyor dört bi yanımı,dalıp gidiyorum kendi dünyamın en derinlerine....sizce mutluluğu daha güzel anlatacak ne olabilir?
Duyduğuma göre Nazım Hikmet ile Abidin Dino'nun bir konuşmasında Nazım Hikmet Abidin Dino'ya mutluluğun resmini yapabilirmisin diye sormuş...Cevabı da aşağıda sanırım...


...

Cumartesi, Temmuz 01, 2006

photoshop'la karakalem çalışması

Yaklaşık bir hafta kadar önce photoshop'la ilgili forumları keşfettim(Allah razı olsun o iyi insanlardan) Bildiğin birşeyi başkalarına öğretirsen ancak o zaman kıymeti olur bence...ben de elimden geldiği kadar öğrendiklerimi size aktarmaya çalışıcam..
öncelikle mümkün olduğunca en son sürüm olan bir photoshop programı indirin...en son photoshop programı diye ararsanız,benim yüklediiğim programa ulaşırsınız..reklam yapmaya da gerek yok ama dimi?
Öncelikle ilk öğrendiğim çalışmadan başlıyorum...
karakalem çalışması:
1.öncelikle bir foto seçelim....


2.sonra resmi siyah beyaz yapıyoruz..bunun için de image-adjustments-desature'yi açıyoruz...


3.filter-stylize-find edges diyoruz...

4.image-adjustments-brightness contrast ve ordan da bence brightness'a -10 contrast'a +10 verin ve de sonuç ortaya çıksın...ama kendi zevkinize göre de brşghtness ve contrast'ı belirleyebilirsiniz...


işte bu kadar basit...

Bir karafatmanın günlüğü

Dün gece yine ölümle burun buruna geldim. Kendime bir zarar geleceginden degil ama karim Cemile ne yapar sonra. Biz aksam yemegimizi genelde saat 11-12 gibi yerdik, ama ev sahiplerimizin misafiri geldiginden geç vakitlere kadar oturup yatmadilar. Neyse ki konuklarin gitmesiyle birlikte uykuya daldilar. Bir süre ortaligin sakinlesmesini bekleyip, yiyecek toplamaya basladim. Bugün misafirler geldigi için menü çok zengindi. Pasta ve börek kirintilarina bayiliriz. Her neyse ben nevaleyi toplarken birden mutfagin isigi yandi ve "Aaaaaa! Karafatma" diye bir ses duydum. Salak adam, ben bir erkegim Fatma da nereden çikti. Benim adim Ismail. Böyle seyler delikanliyi bozar. Hadi beni karimla karistirdin diyelim. Sen ne kadar korkak bir adamsin. Benim kaç katim büyüklügünde olmana ragmen bu bagiris da ne böyle? O korkunç sesin kesilmesiyle birlikte,sanki ben ona bir şey yapmisim gibi beni kovalamaya basladi. Inanin o kadar da dikkat ediyorum, tabak, çanak bardak üzerinde dolasmamaya çünkü bu dingilin karisi çok titiz. Bazen diyorum ki bu giciklarin misafiri Geldiginde git >ortalarda dolas böylelikle utanilacak duruma düssünler..Ama yapamiyorum iste. Ne olursa olsun, ekmek yedigin tekneye kötü gözle bakmamak gerekir. Ben eve geldigim ilk yillari hatirliyorum da ne güzeldi o günler. Rahmetli kayinbabam ve kayinvalidem beni evlerine kabul etmislerdi. O zamanlar rahattik, çünkü ev sahibimiz Riza amca kördü. Bu sebeple evin her yerinde serbestçe dolasabiliyorduk. Hatta Riza amcayla ayni sofrada yemek yedigimiz günlerde oldu. Gerçi bizleri görebilseydi nasil davranirdi bilmem ama o hep yüregimizde yasayacak. Riza amcanin durumu pek iyi sayilmazdi, memur emeklisiydi. Bu evde rahmetli karisininmis,bu yüzden yiyecek konusunda bu kadar fazla seçenegimiz yoktu. Ama daha mutlu ve huzurluyduk. Riza amca bir gün görünmez kazaya kurban gitti.Gerçi onun için bütün kazalar görünmezdi. Riza amcanin topraga verildigi gün biz de oradaydik. Karsi komsusu Osman Zeki bey bize geldiginde ceketini asmisti. Biz de bunu firsat bilip ceketin cebine girdik. Ardindan Osman Zeki beyle birlikte mezarliga dogru yola koyulduk. Riza amcanin üç tane oglu vardi ama bugüne kadar sadece nüfusta gözüküyorlardi. Hayirsizlar daha ilk günden evi satisa çikardilar. Evi su anda oturan adam ve karisi satin aldi. Eve ayak basmalariyla kayinbabam ve kayinvalidemi öldürmeleri bir oldu. Adam sonra igrenerek cansiz bedenleri kagida sararak çöpe atti. Sanki kendisi çok temizmis gibi. Halbuki tuvaletten çiktiktan sonra ellerini yikamadigina defalarca sahit oldum. Simdilerde kendine üzerinde rahmetli kayinvalidemin resmi olan bir ilaç almis, durmadan üzerimize sikip duruyor Kayinvalidem Sultan hanim gençliginde fotomodel oldugu için bu tür ilaçlarin üzerinde resmi bulunuyor. Hatta bir iki reklam filminde de oynamisti. Ama evlenince mecburen birakti. Çünkü kayinbabam tam bir Osmanli erkegiydi. Bugüne kadar rahmetli Riza amcanin anisina bu evde oturduk, artik daha fazla dayanacak halimiz kalmadi. Ese dosta haber saldik. Kendimize göre bir ev bulur bulmaz tasinacagiz buradan. Belki de sizin evinize yerlesiriz hayat bu belli mi olur?

yenidoğan psikolojisi...

tamam biliyorum.bebek doğduktan sonraki 28 gün içinde yenidoğan diye adlandırılır..hatta bunun pediatri'de alt dalı bile vardır ama hiç bir bebek o anki duygularını bu kadar tatlı anlatmamıştır:))

1. gün:
böylesi kötü bir başlangıç beklemiyordum. oha hortumumu bile kesmişler! meme diye, süt diye birşey varmış. nerden nasıl bulunur bu ya? hayattan daha 1. günden soğutacaklar beni.
2. gün:
meme buldum ama bundan süt gelmiyor, emiyorum allah emiyorum, tık yok, süt başka yerde mi? neyse biraz daha emdim geldi, fazla abanınca meme sahibi kişilik bağırdı, ne bağrıyosun açım ben! çok yalnızım be sözlük. hayır bişi değil içerdeyken de yalnızdım ama yediğim önümde yemediğim arkamdaydı en azından, bak yine aklıma geldi, hortumu bile kestiler yaa! uykum geldi yine. zzzzz!
3. gün:
memeyi sevdim, bu dünyadaki tek dostlarım bu iki meme. iyi ki varsınız.
4. gün:
bugün bir sürü olaylar oldu, gürültü yaptılar, başka biryerlere gittik galiba. memeden ayrılınca bağrıyorum geri geliyor, sonra uyuyorum, uyanıyorum bir bakıyorum meme yok, neyse ama tekrar bağrınca geri geliyor nasılsa. sıçmak da zevkliymiş be, eskiden yapamıyordum.
5. gün:
bugün 15 kez kaka yaptım, rekorumu geliştirmeliyim. dikkat ettim de her yaptığımda temizliyorlar, bunu sevdim. dikkatimi çeken bir noktada şu ki, amma koca kafalıyım be arkadaş, ağır mı ağır tutamıyorum şerefsizim, pat o yana, pat bu yana, dikkat etseler bari de çatlatmasak daha ilk günden.
6. gün:
avucuma ne verseler hemen tutuyorum, tik gibi birşey, maalesef farkettiler, herkes parmağını veriyor avucuma, mecburen tutuyorum, alemin maymunu oldum iyi mi? bu arada ne çok uyuyorum ya arkadaş, atamadım şu yorgunluğu, daha çok süt içeyim en iyisi. hayır içtikçe de yoruluyorum o da ayrı, nerde o eski günler, hortumdan geliyordu ne güzel, şimdi em allah em, bak yine aklıma geldi, şerefsizler kesti hortumu yaa.
7. gün:
bugün solaryuma girdim, sarılık mı ne ondanmış. yine uykum geldi.
8. gün:
biraz daha iyi hissetim kendimi, daha çok süt içiyorum artık. kaka yapma işini de tam alt açma anına denk getiriyorum ki etraf pislensin, eziyet olsun. naapayım ama alt açıkken daha rahat roketleyebiliyorum. kaka yaparken başka birşey daha yapıyorum galiba, anlamaya çalışacağım bakalım.
9. gün:
çok fena hıçkırık tutuyor, geçsin diye nefesimi tutayım dedim onu da beceremedim, neyse ki süt içince geçiyor. bu süt her derde devaymış, bugün bunu gördüm.
10. gün :
sütten başka birşeyler verdiler, var ya, yeter artık be, tam alışıyordum yine dayadılar başka birşey, hayret bişi ya, vitaminmiyiş neymiş. bu arada memelerin arasından dün gördüğüm lavuk gündüzleri piyasada yok akşamları geliyor sadece, hadi bakalım hayırlısı.
11.gün:
al işte, başladı yine bir arıza. sütten sonra çok feci karnım ağrıyor, böyle gaz gibi bişi, eğilip bükülüyorum, binbir şekile giriyorum çıkaracağım diye. sırtımı falan sıvazlayın bari be kardeşim.
12. gün:
bütün gün gazdan kıvrandım arkadaş ya, bela oldu başıma, yaygarayı bastım ben de. uyutmadım, diktim bunları da hazır asker. sonra bir saldım ki evlere şenlik, akabinde uyudum hemen gerisini hatırlamıyorum
13. gün:
annemin suratına sıçtım. tamam utandım biraz da insan bebeği götünden öper mi yaa. ayıp oldu di mi? naapıyım abi, neyse fazla kızmadı herhalde.
14. gün:
anneme kırmızı renkli birşeyler içiriyorlar, o zaman süt daha bi randımanlı oluyor sanki, böyle tadı da hoşuma gidiyor, şu memelere bir rating aleti taksalar da hangisini sevip hangisini sevmediğimi söyleyebilsem.
15. gün:
topuktan kan alıp duruyorlar, metin olayım çok ağlamayayım diyorum ama canım yandı be arkadaş, hayır ondan sonra da hemen süt verince sakinliyorum, kızgınlığım geçiyor, ağız tadıyla asabiyet yaptırmıyorlar, şu memelere karşı biraz daha dikbaşlı durabilsem.
16. gün:
şu memeleri çok sevdiğimi bir kez daha anladım, çok seviyorum onları, onlardan ayrılınca içimi bir huzursuzluk kaplıyor, en iyisi onlardan uzaklaştığım anda yaygarayı basayım ben. bugün benden biraz büyük biri geldi yanıma, sevme amaçlı olsa gerek bir geçirdi başım dönüyo hala. sonradan öğrendim kuzenmiş, neyse yazdım kenara intikam alınacak.
17. gün:
etrafı daha net seçer oldum, ama el ve ayak koordinasyonu hala zayıf, memeyi kavrayabiliyorum ancak. bir de bu eller ve ayaklar bana mı ait tam olarak emin değilim, sallıyorum öyle, zevkli birşey. yüze ve gözlere dikkat etmem lazım ama, tırnaklar tehlikeli. diğer yandan annem bugün onları kesmeye çalıştı ama huysuzluk ettim, etmeseydim daha iyi olacaktı galiba, bak çizdik tam gözün altını yine.
18. gün:
elime torbalar taktılar, kafaya çarpınca artık acıtmıyor, yara bere de yapmıyor. sanırım onlar da beni seviyor, iyiliğimi düşünüyorlar. aslında hala çıktığım yeri özlüyorum, geri girme imkanım olmaz mı acaba?
19.gun:
nihayet o adamin neden eve sadece ak$amlari geldigini anladim megerse bana ve anneme bakmak icin gunduz cali$iyomu$.. aferin gozume girdi $imdi bak!..
20. gün:
tabii ya, annemin karnındayken de duyuyordum o adamın sesini sık sık. ona da ilgi alaka gösterdim, bağırdığımda bazen o alıyor beni kucağına, meme vardır diye saldırdım ama vermedi. bir ara meme açıkken kıstırdım ama emme olayından bir randıman alabilmiş değilim, meme yüzeyi bayağı bir farklı.